DarkForum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DarkForum

Free
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
!_RaiN_MaN_!
Yeni Üye
Yeni Üye
!_RaiN_MaN_!


Mesaj Sayısı : 82
Kayıt tarihi : 25/04/07

YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Empty
MesajKonu: YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ   YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Icon_minitimeNisan 25th 2007, 5:19 pm

BÜLBÜLÜN GÜLE OLAN AŞKI

Hergün geçtiği o yolda, sayısız güllerin bulunduğu bir de bahçe vardı
bülbülün. Kiminle geçse o bahçenin yanından; yanındakiler güllerin
büyüsüne
kapılıp, güllerin ne kadar güzel olduğundan bahsederdi. O ise aldırış
etmeden "Alt tarafı gül işte" der geçerdi bahçenin yanından. Güllere
bakmazdı bile. Sevmek istemezdi gülleri. Solardı çünkü güller,
terkederdi
bir süre sonra. Ha! Bir de dikenleri vardı güllerin. Batırırlardı
dikenlerini sevenlerine hiç acımadan.
Bir gün geçiyorken bülbül yine o bahçenin yanından yalnız başına, gayri
ihtiyari dönüp baktı herkesin hayran kaldığı güllere. Evet sayısız gül
vardı
o bahçede ve güzel bir ahenk oluşturmuşlardı. "Sana ne" dedi kendi
kendine.
Sahip olamayacağı güzelliklerden uzak durmaya çalışırdı çünkü. Yüzünü
çevirirken bülbül, gözüne bir gül takılıverdi. Onca gülün arasında
duruyordu. Gözleri kilitlendi ona görür görmez, "Alt tarafı gül işte"
diyemedi dili bu kez. Olduğu yerde durdu, bakakaldı. Korktuğu başına
gelmişti. Elde edemeyeceklerinden uzak durması gerektiği aklına geliyor
ama bunu kabullenemiyordu.

Neydi farklı olan? Ne vardı ki onda, bülbülü kendisine hayran bırakan?
Benzese de hepsi birbirine, gözleri ve yüreği ile ayırabiliyordu onu
diğerlerinden. Ama gözlerini ayıramıyordu bülbül, o gülden. O an
"Kendine
gel" dedi ve istemeye istemeye ayırdı gözlerini.
Gözlerine hükmetmişti ama kalbine hükmedemiyordu. Anlam veremiyordu bir
türlü. Onca gülün arasından seçtiyse onu bir sebebi olmalıydı. Aşk bu
muydu?

Gün boyu onu düşündü. Gece uyutmadı hasreti. Bir daha görememe korkusu
büyüdü içinde. Daha fazla duramazdı görmeliydi onu bir kez daha. Yine o
bahçenin kenarında uzaktan uzağa seyretti gülünü ertesi gün doyasıya.
Evet, onun gülüydü o artık. Bir başkasının olmasına tahammülü yoktu.
Her gün
o bahçeye gidiyordu, geceleri ise gülünü hayal ediyordu. Güzel
hayalleri
güzel planları vardı gülü için. Bir gün sevdiğini söyleyecekti gülüne,
gülü
de onu sevecekti. Mutlu olacaklardı elbet beraber oldukları sürece.
Zarar verebilecek herşeyden koruyordu gülünü. Küçücük vücudunun
yettiğince
yardım ediyordu gülüne. Susuz kalmaması için bulutlara, gülünü ayakta
tutması için toprağa şarkılar söylüyordu hergün. Bulutla toprak yardım
ettiler güle ellerinden geldiğince. Onlar da hayrandı çünkü bülbülün
sesine.
Bülbülün elinden gelen buydu; yardım edebilecek herkese şarkılar
söylüyordu
gülü için.

Derken zaman geçti; onsuz olamıyordu artık bülbül, bir an olsun ayrı
kalamıyordu. Hasret acısı, sabır taşından ağır gelmeye başlamıştı
bülbülün
küçük yüreğine. Uzaktan sevmek yetmiyordu artık. Sarılmalıydı ona, en
güzel
şarkıları söylemeliydi gülüne.
Ama sevecek miydi gül onu. Sevgisine karşılık verecek miydi acaba. Çok
sevse
de, ortada bir gerçek vardı. Habersizdi gül bülbülden. Bülbül onu
seviyor,
her kötülükten koruyor, hatta yardım etmeleri için hergün, o güzel
sesiyle
dostlarına şarkılar söylüyordu. Ancak güllerin en güzeli bundan
haberdar
değildi henüz.
Tüm cesaretini toplayıp bir gün, gülünün yanına gitti sonunda bülbül.
"Ona
bu denli yakın olmak... Ne güzel bir duygu..." diye düşündü.
Hayallerinden
biri gerçek olmuştu. Tüm hayallerini gerçekleştirmek için ise artık
konuşmalıydı onunla. Ve sözlerine başladı o güzel sesiyle. Aşkını
itiraf
etti en güzel kelimelerle. Sesi o kadar güzeldi ki, güllerin en güzeli
kayıtsız kalamadı bülbülün aşkına. İlk kıvılcımın çakmasına sebep
olmuştu
bülbülün sesi. İlk kıvılcımdan sonra, bülbülün o büyük aşkı, sonsuza
dek
sürecek sevgisi, gülün de onu ölesiye sevmesini sağladı. Her gün
buluşuyorlardı. Bülbül gece gündüz, zamanının tümünü gülüyle geçirmeye
başlamıştı. İşte hayalleri gerçek olmuştu sonunda bülbülün.
Bu durum bülbülün sesine hayran dostlarını üzmeye başlamıştı. Artık
onlara
şarkı söylemiyordu bülbül. Ve bu durum kızdırdı bulut ile toprağı. Bize
değer vermeyene biz hiç vermeyiz dediler. Kestiler güle yardımı. Suyunu
kesti bulut, desteğini çekti toprak gülden.
Bülbül ise habersizdi tüm olanlardan. Farkında değildi dostlarının
kendisine
yüz çevirdiklerinden. Onun gözü gülünden başkasını görmüyordu. O kadar
kördü
ki artık, gülünün ihtiyacları olduğunu bile göremez olmuştu. Unutmuştu
güllerin ömrünün kısa olduğunu. Unutmuştu, gülünün bu kadar uzun
yaşamasının
bulut ve toprağın sayesinde olduğunu.
Günler geçtikçe gül solmaya başladı. Bülbül anlam veremiyordu olanlara
bir
türlü. Gülü gözlerinin önünde soluyordu ve elinden birşey gelmiyordu.
Unutmuştu güllerin solduğunu. Bu acıya hazırlamamıştı kendisini.
Gülleri
sevmemesinin nedenini unutmuştu. Aşkın gücü bunu unutmasını sağlamıştı.

Kısa süre sonra soldu gül. Bülbül gözü yaşlı, doyasıya sarıldı gülüne
son
bir kez sıkı sıkı. Ancak unutmuştu... Dikenleri vardı güllerin. Daha
önceden
gülleri sevmemesine neden olan dikenleri unutmuştu. Batıyordu bülbülün
minik
vücuduna gülünün dikenleri. Ama o aldırış etmiyordu bile. Küçücük
vücudundan
sızan kanların ne önemi vardı ki artık sevdiği yanında yokken. Ölüm
korkutmuyordu onu. Hatta ölmek istiyordu. Etrafındakilerin yardım
etmesine
izin vermedi. Gülünün toprağa serilmiş cansız vücudunun yanına uzandı
bülbül
ve yavaş yavaş kapandı gözleri.
Hayatta karşısına çıkan güzellikleri ve aşkı yaşarken, bazı şeylerin
ihmale
gelmeyeceğini, sadece sevginin yetmediğini, özverinin de gerekli
olduğunu
anlamıştı artık bülbül son nefesini verirken. Ve her ne kadar bedelini
hayatıyla ödeyecek olsada en ufak bir pişmanlık dahi duymuyordu bülbül.
Bu
aşk ona; sevgiliyi iyisiyle, kötüsüyle sevmesi gerektiğini öğretmişti.
Dikene rağmen sevip kucaklamıştı gülünü.
İşte o günden sonra bülbül ile gülün aşkı dilden dile dolaşır oldu. Bu
aşk
ile gülün güzelliği bülbülün sesi efsaneleşti ve geriye iki cansız
küçük
beden ile insanların alması için birkaç ders bıraktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
!_RaiN_MaN_!
Yeni Üye
Yeni Üye
!_RaiN_MaN_!


Mesaj Sayısı : 82
Kayıt tarihi : 25/04/07

YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Empty
MesajKonu: kimin_yüreginde_kimi_kavuruyorsun???   YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Icon_minitimeNisan 25th 2007, 5:25 pm

Gidiyorsun ya bilmem kaçıncı kez… Bittim sanıyorsun.. Yanılıyorsun vefasızım.. Yanılıyorsun…

Sen benim yüreğimde, ben istediğim için güzeldin.. Ben istediğim için görüldü onca rüya.. Onca hayallere ben istediğim için ev sahipliği yaptı bu yürek… Ben var ettim seni içimde, ben yücelttim, ben… Ben istediğim için senin gözlerinde geldi baharların en güzeli, ben istediğim için en mavi umutlar senin oldu… Sana geldi tüm yollar… dedim sana… Değildi vefasızım, kader değildi.. Ben istediğim için koyduğun noktalara hep bir virgül eklendi…

Baş kaldırıyorum şimdi asi sevdana, isyanlarım diz boyu… Sana yüreğime hükmetme hakkını vermiyorum… Alıyorum elinden aşkın kural tanımaz taraflarını, sana bırakmıyorum hatıralarımı… Yokluğum yakacak ya canını eskileri andıkça, ben yanmayacağım yokluğunda… Akıllı adamın işi değil aşk… Hep duygularım hükmetti hayatıma… Artık sıra mantığımda… Orada bitiriyorum seni önce.. Can evinden vuruyorum seni, yokluğunu umursamıyorum… Maske takmaktan da vazgeçtim… Seni en uç noktada, beynimde bitiyorum..

Biliyorum ki ben var ettim bu aşkı… Seni kurdum önce hep aklımda, sonra yarattım, ezberlettim yüreğime… İnce ince işledim nakış gibi, var olduğun sürece varım dedim… Şimdi yoksun.. Yokum… İzin vermiyorum canımı yakmana, bu hakkı tanımıyorum sana.. Nasıl başlattıysam işte öyle bitiriyorum.. Şimdi son kez anıyorum seni, son kez kaçamak dokunuşların geliyor aklıma ve yüzüme düşen saçlarımın arasından sana baktığımda, kaçamak bakışlarını yakaladığım anları son kez anıyorum… Zorluyorum kendimi diye… Öpüşlerini hatırlıyorum, ama eskiden hatırladığım gibi olmuyor, sadece hatırlanıyor işte sözüm ona… Hissedilmiyor… Yapıyorum işte, bununda üstesinden geliyorum… Bitiriyorum… Öyle ki azar azar yok ediyorum benliğimde… Bir kadeh içki alıyorum masama, boğuyorum seni…Can çekişlerini görüyorum şimdi…. Diz boyu yardım çağrıların uğulduyor kulaklarımda…. Kurtarmıyorum… Bilmediğin bir şey var, onu da ben hatırlatıyorum… Kadehlerde boğulanlar, dönemezler boğanlarla aynı masaya… Ölüyorsun işte ve ben umursamıyorum…

Dedim ya, kafama göre rast gele seçip, tüm haklarına el koyuyorum….

Kimin yüreğinden kimi kovuyorsun….
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
!_RaiN_MaN_!
Yeni Üye
Yeni Üye
!_RaiN_MaN_!


Mesaj Sayısı : 82
Kayıt tarihi : 25/04/07

YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Empty
MesajKonu: bu_kadar seve_bilirmisiniz_?   YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Icon_minitimeNisan 25th 2007, 5:29 pm

bu kadar sevebilirmisiniz?

Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu,öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...

Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka
hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki...

Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi olmayınca, bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... Senin için ölürüm derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adamda Hayır, ben senin için ölürüm diye yanıt verirdi hep...

Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak.... Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....

Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam,
hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde satılık levhası asılı olan.Ne dersin, bu evi alalım mı? dedi adama.Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı. Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?diye yanıt verdi adam. Amerikadaki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık....

Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla. Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut...

Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...

Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım diye sözünü kesti arkadaşı. O, seni aldatıyor. İş yerimin tam
karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya.. Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri
masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...

Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona
sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve
bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, son bir kez kucaklamak isterim seni diyecek oldu ama kadın, defol dedi nefretle...

İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerikaya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri
geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu.

Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. Sen, buraya ne yüzle geliyorsun diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor. dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl
Amerikadaki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldğını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerikaya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına
inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi... Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış
bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem diyordu... Sırayla okudu; Seni çok sevdim, Seni sevmekten hiç vazgeçmedim Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim. Fakat benim için ölmeni istemedim. Şimdi bana söz vermeni istiyorum. Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?

Son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı: Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım....


ewet arkadaşlar bu kadar sewebilirmisiniz :sad:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
!_RaiN_MaN_!
Yeni Üye
Yeni Üye
!_RaiN_MaN_!


Mesaj Sayısı : 82
Kayıt tarihi : 25/04/07

YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Empty
MesajKonu: Geri: YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ   YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Icon_minitimeNisan 25th 2007, 5:38 pm

Biz çok sevdik birbirimizi seninle. Ama ne yazık ki aynı zamanlarda değil.



Sen varken Gücüm Olurdu
Zaman Akmadan Dururdu
Hatırlasana

Ben varım derken sana, ben buradayım, seviyorum seni, anlasana derken, sen başka yerlerdeydin. Başka zamanlardaydın. Başka hayatlardaydın. Yanımdaymış gibi, canımdaymış gibi duruyor, ama asla orada olmuyordun. Farkındaydım ama değilmişim gibi yapıyordum. Zaman “gibi” yaparak geçiyordu. Sen benimleymişsin gibi yapıyordun. Ben sana inanıyormuş gibi. Ne sen benimleydin. Ne de ben buna inanıyordum. İnandığım tek şey vardı; Bir gün gerçek olacaktık.
Hep bekledim. Benimle olacağın günü bekledim. Davrandığın gibi olacağın günü bekledim. Beklerken tükendim. Fark etmedim.
Sonra sen de değiştin. Bana geldin.Bense çoktan gitmiştim. Fark etmedin.



Hani Aşk Seni Yormuştu
Yolun Sonuna Koymuştu
Dokunma bana

Ben varmışım gibi yaşamaya başladın bu kez de. Biz varmışız gibi. Oysa biz seninle aynı zamanlarda aynı yerde hiç olamadık. Oysa biz seninle aynı zamanda hiç olamadık. Oysa biz seninle hiç “biz” olamadık.



Şimdi Eskiye Döner mi
Dönse de buna Değer mi
Cevaplasana
İnsan Aynen Durur mu
Ayrılık Kolay Oyun mu
Dokunma Bana

Ellerimi ellerinden çektiğimde şaşırdın önce. Sonra “biliyorum” dedin. Gideceğimi biliyordun. “Kimi sevsem gidiyor” dedin gözlerini kaçırmaya çalışarak. İşte bu yüzden biz olamadık hiç diye düşündüm ben de. Ne zaman sevmek gerekse ya sen kaçtın, ya gözlerini kaçırdın benden. Kimi sevsen gidiyor muydu gerçekten, yoksa sen gidenleri mi seviyordun. Artık seni sevmeyeceğimi düşündüm. İçim acıdı.



Artık Ben Vazgeçtim
Yalnızlığı Seçtim
Her şey bitti Anlasana
Dokunma Bana

Bana mutluluk veren tek şeyi, seni sevmeyi bırakmak, aynı zamanda bana en çok acı veren şeyi de bırakmaktı. İkisini de bıraktım.
“Seni Seviyordum” dedin. “Ben de seviyordum” dedim ben de.


Evet çok sevdik birbirimizi. Ama ne yazık ki aynı zamanda değil.


YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ 13011895578dt9ek
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
!_RaiN_MaN_!
Yeni Üye
Yeni Üye
!_RaiN_MaN_!


Mesaj Sayısı : 82
Kayıt tarihi : 25/04/07

YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Empty
MesajKonu: :(:(AŞKIN_HİKAYESİ_   YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ Icon_minitimeNisan 25th 2007, 5:41 pm

Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.

Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.
Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.
Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.
Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.
Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!",
Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş.
Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim."
Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."
Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış.
Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."
Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş.
Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş:
"Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş.
"Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk.
Bilgi gülümsemiş:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
YAŞANMIŞ_GERÇEK_AŞK_HİKAYELERİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DarkForum :: Genel :: Geyik-
Buraya geçin: